Bu bölümde bisiklete
başladığımdan beri benimle yollarını birleştiren bazı dostlarımı tanıtacağım.
Okuyunca tanıyanlar kimden bahsettiğimi anlayacaklar, ama izninizle aşırı
kişisellikten kaçınmak adına, takma isim kullanacağım. Yine de riskli bir yazı.
"Ben aslında öyle değilim! Ya sen nasılsın peki?" diyenler olabilir.
Hatta "Beni böyle mi görüyorsun?" diye biri küsecek diye korkuyorum.
Ve hatta "Beni yazmamışsın, aşk olsun" diyeceklere de bir cevap
hazırlamalıyım. İnşallah birlikte daha çok turlarız, yeni etkinlikler yapar,
kamplarda yemeğimizi paylaşır, uzun yollar aşarız. O zaman inşallah, o
gözlemleri, o deneyimleri yazarım. Ayrıca internet ortamı ve yorum kısmı
herkese açıktır, buyurun yazın.
Sensey Bartu: Adam
45' ini aşmış. Üniversite çağında oğlu var. Ama adam kurtlu kardeşim. Hafta
ortasına gelmeden hafta sonu nereye gideceğini konuşmaya başlıyor. Eğer hiçbir
planı yoksa, kendisinden daha kurtlu ve aynı zamanda dağcı arkadaşları ona bir
kamp planı yaparlar. Cuma günü karar verip yola çıkıverirler. Kendisine
zorlayıcı hedefler koyar, Ağrı dağı' na tırmanmak, ya da Bozdağ' a bisikletle
çıkmak ister. Kilolu gibi görünse de keçi gibidir, kondisyonda çok kişiyi
katlar. Eskişehir' de bisikletçilerin sıkça gittikleri Kızılinler Köyü' ne
geçen Nisan ayında onunla gittik ilk defa. Yanında getirdiği erik kurularından
ikram etmişti. İkinci turda kullanmadığı eldiven ve paça bandını hediye etti
sağ olsun. Dönüşte lastiği patladı, yardım edemedim, bana "Git" dedi.
"Geç kalma". Cumartesi sabahları sık sık ormanda yürüyüp sohbet
etmişliğimiz vardır. Dağcılık, motor ve doğa sporlarını seven bir duayen bir
abimizdir vesselam. Bol alkollü kamplarına şimdiye kadar eşlik edememiş olsam
da, onda bu enerji bende bu motivasyon oldukça daha çok takılırız sensey ile.
Çırpı Umut: Bu
elemanı eskiden beri tanırım, öyle sporla ilgili biri değildi. İş yerinde
mesaiye kaldığımda hep o da eşlik ederdi. İşini sevmek iyidir, işkolik olmamak
şartıyla tabii. Bugün hala işkoliktir maalesef. Tanımayan biri onun bisiklet
dostu olduğunu söyleyemez. Ama arkadaşlarını organize ederek bir grup
kurmuştur. Gruba yeni kişiler katmak konusunda benden çok daha beceriklidir.
Bisiklet hastalığını etrafa yaymıştır. Kendisi öyle hastadır ki, düşüp
sakatlanmasına rağmen vazgeçmemiştir. Aman böyle devam etsin, dostlarla
pedallamak bizim için ayrıcalıktır.
İ.Mahir Başgan: Bu
elemanın olayını çözmek zordur. Sessizdir biraz, fazla konuşmaz. Aslında
düşünüyorum da bu onun enerji depoladığının bir belirtisi olsa gerek. Onu pek
bir şey heyecanlandıramaz, en azından dışarıya öyle hissettirir. Gel gelelim,
yokuşta makineye bağlamış gibidir, çıkar da çıkar, inerken de bir cigara yakar.
Güvenliğe yeterli önemi vermiyor olması sizi şaşırtacaktır. Zaman zaman
motivasyonu yerlerde sürünürken, nasıl olur da bir insan her türlü bisiklet
etkinliğine - uygun olmadığı halde - katılmak ister? Aslında pek bir şeye değer
vermiyor gibi görünerek herkesi yanıltan bir maske takmaktadır. O kendinden çok
çevresini, dostlarını, ihtiyacı olanları, engellileri düşünür. Mal edinmektense
paylaşmaya önem verir. Özetle adamın hasıdır.
Yoldaş Yusuf:
Neşelidir, aynı espriyi defalarca yapar, hiç sıkılmaz. Her seferinde de
hunharca güler. Çok meraklıdır. Yaşının gerektirdiği olgunluk yerine gençlik
tazeliği ve bazı konularda şevk, istek ve heves sahibidir. Ancak hiç
beklenmedik anlarda, öz azmi onu yarı yolda bırakmıştır. Yine de güçlü
hevesleri sayesinde bugün aşamadığı tepe ve zorluklarla pek yakında dalga geçeceğine eminim.
Katlanır Nuri: Sakın
saç sakal birbirine karışmış haline bakıp da aldanmayın, benden gençtir. Hem de
ne genç! Fotoğraf ortak ilgimiz sayesinde tanıştık. Ama ben onun
fotokalitesinin yanından bile geçemem. O ne derinliktir, ne kontrasttır. Çok
güzel vurgular barındırır fotoğrafları, siyah beyazın yalınlığı içerisinde.
Fotoğraflarına çok sevdiğim britpop şarkılarının adlarını koymuştur. "Kel
alaka" da olsa Suede ya da Manic Street Preachers şarkı isimlerinin
fotoğrafa verildiğini görmek hoşuma giderdi. Morrissey sevgimiz bizim en ortak
olan yanımızdır. Bisiklet ile ilgili blogunu okuyuncaya kadar öyle sanıyordum
en azından. Katlanır bisikletine drop bar gidon takmıştır, yokuşları acımadan
çıkar. Aktivisttir, bisikletli ulaşım gönüllüsüdür, polise bile kafa tutmuştur
bu konuda. İnterneti onun estetik becerisiyle kullanmayı ne çok isterdim.
Umarım Erdek' de birlikte turlar, son kampta birer bira içeriz bir gün
batımında.
Taktik Mustafa:
Bisikletimi alırken görüşlerine başvurduğum kişiler arasındaydı. Hemen farklı
olduğunu hissetmiştim. Okumayı, araştırmayı sever. Bugüne kadar teknik ile
ilgili konuştuğum kişiler arasında en çok onun görüşlerine değer veririm.
Sakindir hatta bazen içine kapanıktır. Toplumun ve koşulların getirdiği engel
ve baskıları sırtında hisseder. Yakından biliyorum ki engelleri aşacaktır;
geliştirmiş olduğu projesiyle bisiklet olayının zirvesine koşacak, zorlukları
fırsata çevirecektir.
De Hayde Mahmut:
Bisiklet üzerinde taşıdığı hoparlörden Judas Priest çalar, etraftakiler
dolduruşa gelir ve daha hızlı pedallar. Kahveye vardığımızda şort ya da tayt
giyenlerle ilgili espriler yapar ya da girişimci ruhtan mahrum kalmış
kahveciyle dalga geçer. Ekibin kahkaha dinamosudur. Bir gün bizden ayrılırsa,
komedyen kadrosundan her takımda yer bulabilir kanımca.
Motorcu Muammer: İlk
söyleyebileceğim özelliği çok sevilen bir eleman olmasıdır. Kendini çabuk
sevdirir her ortamda. Her türlü muhabbete girebilir, entel ile entel, amele ile
amele olur. Sahip olamadığım bu özelliğini ve onun gibileri hep kıskanmışımdır.
Ama rol yapmaz, yanlışa yanlış der; baktı düzelmiyor, şapkasını alıp gitmeyi
bilir. Diğer önemli özelliği - bu benimle çok benzeştiği için iyi arkadaş
olduğumuzu düşünüyorum- keşfetmek, yeni deneyimler yaşamak, ufak riskler almak,
yapılmayanı yapmak ister. Bunları yaparken insanlarla olabildiğince paylaşmak,
duygularını yaymak arzusundadır. Allah onu ve bizleri arzuları içinde kalmış,
istediklerini yapamamış gariplerden eylemesin diye dua etmek zorunda hissettim
kendimi. Derinden de bir "Amin" çektim.
Okunduğumu bildiğim
için dikkat etmeye çalıştım ama sürç-i lisan ettiysem affola. Görüşmek üzere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder